27 Şubat 2011 Pazar

a.ö

sevgili kıskanç arkadaşım fırat. onlarla bu şekilde iletişime geçemezsin. onlar kendilerini like lıyarak ifade ediyolar. onlara like or dont like soruları sor, bu şekilde aradığın cevaplara ulaşıcaksın

26 Şubat 2011 Cumartesi

"sahip olduğum tüm aşklarım"



yeni adamım Jovanotti. italyanmış kendisi anlaşılacağı üzere. ancak kendisini "adamım" olarak itham etmemim italyanlığıyla zerre alakalı değil zira beni etkileyen klipteki "dünya sikime götüme minare" tarzı hareketleri. kendisini bu hareketlerinden ötürü idolum ilan ediyorum ve kalan hayatımı onun gibi olmaya adıyorum. yok beceremezsem ben de Thom Yorke gibi amı götü dağıtırım. bkz: http://www.youtube.com/watch?v=cfOa1a8hYP8

gelişmelerden haberdar ederim. esen kalın.

20 Şubat 2011 Pazar

Wikileaks 6 (+18)


Yıllardır bilinç altımıza hollywood tarafından kazınan Amerikan kolej hayatı biz inanmasakta gerçekmiş. Hani Amerikan pastasında görüp 'Vay be adamlar yaşıyor, hayat onlara güzel' 'Yok artık lebron james' gibi cümlelerle tabir ettiğimiz bize garip gelen durumlardan bir tanesini yaşadım perşembe akşamı. O filmler senaristlerin fantezisi değilmiş, bunu anladım.

Perşembe akşamı salonda Amerikalı arkadaşla fifa 11 oynuyorduk. Evet burada PES maalesef bilinmiyor. Dışarda feci bir yağmur yağıyordu. Arsenal ile iki sıfır öndeyken dışarıdan bağrışmalar duydum. İlk anda farkına varamadım. Sonra pencereden dışarıya bakmamla kanımdakı adrenalin oranın 10 katına çıkması bir oldu. ÖSS'den önceki sabah, kahvaltı yaparken bulunduğum ruh haline geri döndüm. Elim ayağım boşaldı. Yaklaşık 100-150 kişilik kız erkek karışık grup benim oturduğum apartmana çıplak bir şekilde koşuyorlardı. Hemen balkona çıktım. Gözlerimi kısıp zoom yapmaya çalıştım. Olmadı. Olayın farkına varmam 30 saniyemi aldı. Her Türk gencinin yapacağı gibi bu anı belgelemeliydim çünkü benim güzel ve yanlız ülkemde bunlar olmuyordu. Odama koştum. DSLR'ı kaptım. Otomatik moda getirdim. Flaşı açtım ve 'o anı' belgeledim dostlarım. 720p video bile çektim. Çıplak grup bizim binaların bulunduğu yerin ortasına gelip bağırmaya başladı. Bizim çıplak bir şekilde aşağıya inmemizi bekliyorlardı. Elimdeki kamera büyük olduğu için bayağı ilgi toplamıştım. Bana da bağırmaya başladılar. (Hayal gücü on) Daha fazla dayanamadım ve six packimi ve adonis kasımı bu çılgın gruba gösterdim. Üstümdekileri çıkarıp balkondan kalabalığın ortasına atladım. Elimde Türk bayrağı çılgın bir şekilde kampüste koştum diğer 200 kadar çıplak insan ile birlikte. (Hayal gücü off).

Anı belgeledikten sonra fifa oynamaya geri döndüm ve amerikalı arkadaşı ezici bir skorla yendim. Avrupalı ve Avustralyalı dostlarım maalesef Amerikalı kardeşlerime katılmadılar. Balkonda oturup Amerikalıların ne kadar salak olduklarını tartıştıkları için çok meşguldüler.

14 Şubat 2011 Pazartesi

14 Şubat



Sene 2007. Pearl Jam-Black dinleyerek uyuduğumuz zamanlar. Kendimi akademiye kaptırmamışım henüz. Ergen gerisi sefil modundayım. Yatakhanede hala çay yapıyorum Egemene. Koridorda görünce mememi sıkıyor. O zamanlar her ortalama ergen gibi bende birini seviyorum. Hemde ölesiye. Bir gün kardeşlerimin de gazlamasıyla kafaya koyuyorum. Sevdiğimi söyleyeceğim artık diyorum. Kaçarı yok yani. O akşam arıyorum kızı. Yarın buluşalım diyorum. Telefonu kapadığımda sesimin titrediğini farkediyorum ama mutluyum o özgüveni bulmuş aramışım kızı. Kız zaten biliyor benim ondan hoşlandığımı. Ben official duyuruyu yapacağım yani. Mutlu bir şekilde uyuyorum o akşam, içimde bir büyük umutla. Ertesi gün erkenden kalkıyorum. Amerikadan ithal Abercrombie marka gömleğimi üstüme geçiriyorum. O zamanlar Abercrombie meşhur olmamış. Kadıköy'de bir bende var. Dershaneye gidiyorum. Dershane çıkışı buluşuyoruz kızla. Starbucks'a gidiyoruz. Her yatılının yapacağı gibi orta boy günün kahvesinden alıyorum. Frappuccino'dan bir haberiz o zamanlar. Kızın aldığı kahveyide ben ödüyorum tabi. Daha sonra oturup konuşmaya başlıyoruz. 5-0 gerideki takımın oyuncusunun saate baktığı gibi saatime bakıyorum. Maçı zaten kaybetmişiz ama şeref golümü atayım diyorum. Kız 10 dakika içinde kalkacağını söylüyor. Bir saat boyunca sadede gelemeyen ben doksan artı ikide atağa geçiyorum. Seni seviyorum diyorum kıza. Kızın yüz ifadesinden sıçtığımı anlayıp sıvama kısmına geçiyorum. Bırakıyorum kendimi hormonlarım konuşuyor benim yerime. Kız suratıma bakıyor. Buluşmadan önce ezberlediği repliği okuyor: 'Ben seni arkadaşım olarak görüyorum' dıyor. Ben yıkılıyorum. Kız yıkıldığımı görüyor. Olsun sinemaya gideriz bir gün diyor. Ben gene yıkılıyorum. İçimden olmaz gitmem diyorum. Dışımdan tamam olur diyorum. Gururum parçalandıkça alçalıyorum. Gideceği yere kadar bırakıyor, Batıkan'la buluşuyorum. Akşam odaya dönüp gene Pearl Jam dinleyip sessizce uykuya dalıyorum.
Yaşanmadan bitiyor her şey. Saygısızca.

Bugün günlerden 14 Şubat. Sıradan bir gün benim için. Arka fonda Leonard Cohen- Dance me to the end of love çalıyor. Önümde Molecular Biology-Genes to Proteins kitabı. Perşembe günkü sınav çalışmaya çalışıyorum. Yarın sabah erken kalkıp kütüphaneye gidip çalışmaya devam edeceğim. Kız arkadaşım olsa ne mi yapardım? Yarın erken kalkıp kütüphaneye gidip sınava çalışırdım...

sakal

Özgüres arkadaşımızın polislerle ilgili yazısını okuduktan sonra bu yazıyı yazma gereği hissettim. Özgüresin 'düşünün artık ben büyüdüm demek için bunu bekleyen bi insanmışım' tarzı tutumu ilk değildir. bir hatıramı anlatmak isterim.

2006-2007 öğretim yılındaydık, okul bahçesinde cigaralık çekiyor, derslere deri pantalonla giriyor, canımız sıkıldığında okulu yakıyorduk. Hocalarla armızda bir anlaşma vardı. Onlar bize karışmıyordu bizde onlara bulaşmıyorduk. 'old town rules' tarzı bir anlaşmaydı bu. Bu bahtiyar günlerimizden birinde gene dersteydik. Sınıfın bir köşesinde kumar oynanıyor, bir köşesinde şarap ve mum eşliğinde felsefe üzerine derin bir sohbet ediliyordu. Bir de test çözenler vardı. Bu 3 gruba da dahil olmayan tek bir isim vardı: 'ÖZGÜRES'. Kendince bir işle meşgul olan hocamızın masasının önünde 'senin burada hiç bir ağırlığın yok, ben kafama göre takılırım, kim ne diyebilir' dercesine volta atıyordu. Volta atarken de yeni yeni çıkmaya başlamış olan çene kıllarını -çünkü ona sakal bile denmez- hocamızın gözüne sokarcasına gösteriyor adeta annesi yaşındaki kadını kışkırtıyordu. Haklı olarak bu duruma daha fazla katlanamayan hocamız özgürese 'o sakallar ne, hemen çıkıp kesiyorsun' dedi, hızını alamadı ve benimde içinde bulunduğum 3 kişilik grubu hemen dışarı yolladı. Artık hiç birşey eskisi gibi olmayacaktı. Anlaşma bozulmuştu ve bunun sorumlusu Özgüresti. Arkadaşlarla birlikte özgüre çok kızmıştık. Sınıf buz kesmişti, inanılmaz gergin bir hava esiyordu. Kafamı özgüre doğru çevirdim, yüzünde ufacık ama ufacık bir utanma ifadesi, bir özür belirtisi arıyordum. Birde ne göreyim, beyefendi öyle bir yürüyor ki zannedersiniz alçak dağları o yaratmış. Yüzünde bir gurur, bir zafer, bir başarı. Sebebini söyleyeyim sevgili okurlar. Özgüres ilk defa sakaldan dolayı hatta yüzde 99.9 ilk defa dersten atılıyordu. büyüteçle bile zor görünen kıllarının hocası tarafından farkedilmesi onun erkeklik gururunu öyle okşamıştı ki, boyu falan uzamıştı.

Hepinizi çok seviyorum. son kızılderili.

13 Şubat 2011 Pazar



ortamlarda ezilmeyin diye. sisim benim için, ben sizler için araştırdım. (bu cümledeki anlatım bozukluğunu bulun.)

Naugty America: My First Police Officer

bonsoir ladies.

yarın ders seçimi var. itülü olmadığıma bir kez daha şükrediyorum. sisteme akşamüstü gireceğim. sırf karizma olsun diye. 40 gün okul tatili diye roman yazmayı düşünüyorum.

bugün anlattığım hikayeler ile bir genç kızın daha aklını çeldiğimi sanıyorum. son 24 saatin 16sında falan beraber olduğum SK'ya sevgiler. o çok yalnız ve bizim blogumuzu okuyor.

bugün az kalsın kendime kamera alacaktım. birçok model gördüm, birçok model inceledim. SK neden kamera alacağımı sordu. 1 ay süre ile bunu düşüneceğim. eğer bir cevap bulabilirsem kendime kamera alabilirim. şu an için hiçbir cevabım yok bu soruya. ama 1 ay sonunda özel dersten gelecek mangırları düşünürsek, hepinize pina colada ısmarlayabilecek kadar çok param olacak. iş arkadaşım çiğdeme sevgiler. ve ben kendime kamera alabileceğim.

paragraflarımın bütünlük taşımaması, tamamen ilk ve orta dereceli okullarda kompozisyon derslerinde sınıfın en iyisi olmama bir tepkidir. kendi kendime tepki koyuyorum. koyujam. geçen yine arkadaşlarlayız, bohem bir hisarüstü gecesi, dedim ki ben burjuva olduğum için küfredemiyorum heralde. iğreti duruyor. ilk başlarda eğlenceliydi. ben küfrederdim, arkadaşlarım gülerdi. çocuk gibi. o da kalmadı amına koyim. küfür etmiyorum artık.

her erkek bu dönemden geçer mi bilmiyorum ama bu aralar inanılmaz bir çiğköftedürüm döneminden geçiyorum. nerede çiköftedürümcü görsem ağzımın suları akıyor. okul açılır açılmaz her gün çiköfte yiyerek çiğköfteye doymaya ve akabinde bu süreci normal haline döndürmeye çalışacağım.

bugün dur bloga yazı yazayım dememin sebebini ise finale sakladım: ilk tecrübemi yaşadım.
uzunçayırda metrobüsten inip e-5ten maltepe içi kartal minibüslerine binecektim. turnikeleri geçer geçmez bir polis "seni şu tarafa alalım" dedi. diğer polislerin yanına gittim. kimlik istediler. meraktan "neden" diye sordum. sesim gergin çıktı. işkillendiler. deri ceketimle zaten bir smooth kriminaldim adeta. "polis ne için kimlik sorar" dedi bir tanesi. "bilmem neden so.. haaaaa :) gbt mbt askerlik dimi abi yaa kusura bakmayın bu benim ilk seferim yeaa" derken ben, sesim hala gergindi. daha da işkillenip bütün ceplerime ellerini soktular. tabi bişey çıkmadı. bu benim için yeni bir çağın başlangıcıydı. zira bundan önce babyface'ime bakan tüm polisler hadi geç geç işareti yaparken bugün ilk defa durduruldum. düşünün artık ben büyüdüm demek için bunu bekleyen bi insanmışım. öyle katil polis üniversiteden defol diilmişim sadece yani. son.

ikiekmekbirmaltepe, cevap ver kimsin?

10 Şubat 2011 Perşembe

9 Şubat 2011 Çarşamba

beyleeeeeeer!!!!


Canlı Para - Caner ve Hakan ve daha neler neler
Yükleyen sezyum. - En harika videolar burada

Sezyumda gördüm, gerçekten çok özlemişim. Biraz kilo almış ama hayran olduğumuz kişiliğinden kesinlikle ödün vermemiş.

aman adanalım



beyler Adana'da belediye otobüslerini sarışın kadınlar kullanıyor,sabah niyetine.Sokaklar kebap kokuyor,insanlar kahvaltıda ciğer götürüyor.Dönerler sabah 7'de pişmiş biçimde yarım ekmekleri bekliyor.

Wikileaks 5



Sucsuzum hakim bey. Tek sucum TV izleyip salonda oturmak. Komplo kurdular resmen. Adam geldi birakti mali kacti gitti. Herkes sakin olsun. Sonra geri donup sucu ustlendi. Az kalsin ucaga koyup geri gonderiyorlardi.

4 Şubat 2011 Cuma

işe yaramazlığından cebine kalan, içtiğin veresiye biraların adisyonu olur günün birinde...
-ertesi gün yenileri eklenmek üzere-

3 Şubat 2011 Perşembe

Zoetebier.


zoetebier bizim için bir kaleciden fazlasıydı. yazları yerinde duramayan oradan buraya koşturup duran gençlerdik. burgaza gitmiştim. körü alıp güneye inmek, bira göbeklerimizi ege kıyılarına sürüklemekti amacım. zor da olsa ailesini ikna etmiştik. aslında bence izin vereceklerdi de biz mi tribe girmiştik, neyse. çandarlıya sabahın erken saatlerinde vardık. bizi autumn karşıladı. serdar orada değildi. üç genç adamdık. çandarlının altını üstüne getirecektik. ilk gün biraz sarsıldık. anlaşılan o ki çandarlı merkezden, kumsaldan girmemiz gerekiyordu denize. nedenleri bende saklı. güzel bir mekan bulduk. biralarımızı içiyor, iyice sıcaklayınca denize atıyorduk kendimizi. her şey güzeldi. liseyi bitirmiştik. aranıyorduk. macera ve işkembe çorbası peşindeydik. anlarsınız ya.

zoetebier bizim için bir kaleciden fazlasıydı. korkuyla irkildi genç adam. gözleri faltaşı gibi açılmıştı. korkuyu gözlerinden okuyabiliyorduk. sırtından çıkardığını bir kibrit kutusuna koydu. eve çıktık. aynadan sırtına baktı. bişey vardı, tanımlayamadığımız bir şey. nedir ne diildir derken kendimizi sağlık ocağında bulduk. gerginlik artıyordu. bazı arkadaşlarımız sırıtmaya başlamıştı. ama tamamen gerginliktendi. yoksa aramızda bir kişinin kırım kongo kanamalı ateşi olacağına dair korkusu bizi güldüremez, sadece sinirlerimizi bozabilirdi. ve bunu başarmıştı.

gün bitiminde genç adamlar eve yürüdüler. aralarında bazıları hala sırıtıyordu.