25 Ağustos 2013 Pazar

Zargolar peşimde!

   Hiçbir zaman yapmayacağımı düşündüğüm bir şey yaptım.Çaldım.2 bira.Küçük bir marketten.Anladı çakallar, koştu peşimden.Koşarken bağırdılar,çığlık attılar. Zargoların gelmesi an meselesiydi.Bu şehirde zargolar gerekli olduğunda gerçekten geliyorlardı.Arkamda market sahibinin çığlıkları ‘polizei’ ve yarısını anlayabildiğim küfürler.Bir elimde açılmış ve iki yudum içilmiş biram, diğer elimde hiç açılmamış olan biram.Çalıntı biralarım ve göt korkumla beraber terlerimi etrafa saçarak koşuyordum.Dar bir sokaktan içeri girdim, içimden buraya Toma’yla giremezler diye geçirdim.Ulan adamlar sanki adi bir hırsız için koca araçlar getirecekler. Muhtemelen polis arabasıyla önümü kesecekler ve hikaye bitecek. Market sahibinin çığlıkları yerini polis sirenlerine bıraktı. Sağımda bir apartman girişi gördüm, girişi geniş bir avluyu andırıyordu. Saklanmak için ideal bir mekana benziyordu.Ulan 2 bira için düştüğüm şu duruma, akıttığım şu tere bak. Avludan girdim içeri.Ortada bir boşluk ve etrafında birçok ev vardı. Sağ tarafımda kızlı,erkekli,köpekli bir grup bira içip muhabbet ediyorlardı.Sesli sesli gülüşmeleri beni gördüklerinde bıçak gibi kesildi.Beni görünce grubun reisi sandığım adam ne ayaksın gibilerinden bir el hareketi yaptı.Polisli cümleler kurdum reise.Telaşlandılar, hareketlendiler.Reisin yanındaki manita avlunun içinde bir şeyler bağırdı. Sarışın ve rastalı bir afet beni kolumdan kavradı ve apartmanın birine soktu.3 kat yukarı çıktık. Bir odaya soktu beni.İçeri de iki tane adam camda siper almıştı.Bizde diğer cama geçti afetle.Polisler sirenlerini dışarıda bırakıp yürüyerek avlunun girişinde göründüler.İlk polis göründüğü an bütün camlardan bira şişeleri yağmaya başladı.Polisler geri çekilerek anlayamadığım ama tehditkar cümleler savurdular avluya.O kadar çok bira şişesi atıldı ki eğer hepsini buradaki insanlar içtiyse, şehrin en iyi içicilerinin olduğu yerdeyim sanırım.Biraları çalmamamın üzerinden 7 dakika geçmişti.Çaldım,koştum,avluya girdim hayatımın kadınıyla tanıştım,şişe fırlattım.Savaş başladığı gibi bir anda bitti.Savaşın ardından sarışın rastalı saçları, bütün vücuduna yayılmış dövmeleri, yırtık mini şortuyla afet daha bir afetti şimdi.Diğer camdan şişe yağdıran iki lavuk afete yaklaştı ve sırayla ikisi de belinden kavrayıp dudaktan yapıştılar.OHA! Bende üçüncü olarak sıraya mı girsem diye bir an aklımdan geçti ancak fark yaratmak adına bunu yapmadım. Böylece gözüne girebilirdim belki,onlardan farklıyım ayağına. Camdan avluya bir kesik attım. Büyük bir toplantıya hazırlanıyordu avlu. Bizde avluya indik toplantıya dahil olduk.Reis çıkıp gür sesiyle bir şeyler söyledi beni göstererek. Arkamdakiler sırtıma vurdular eyvallah dercesine. Afette dokundu sırtıma sıcacık eliyle.Ama ne dokunmak.Ah keşke o odada bende sıraya girip konduraydım buseyi dudağına, kavrayaydım ince belini ellerimle.Ne olup bittiğini pek anlamasam da, onlara hiç benzemeyen kıyafetlerim ve saçlarımla aralarına kabul aldığımı anlayabiliyordum.Acaba benimde bir odam olacak mıydı burada ya da rastalı afetten çocuklarım.Bir oda gösterdiler uyumam için birde bira tutuşturdular elime.4 kişiyle paylaştığım sünger yatakta,elimde biram çocuklarımın avluda bisiklete bindiğini, sigaraya başladığını hayal ettim bir süre.Sarı rastalı afetimle şuan ayrı odalarda ayrı hayaller kursakta bir yolunu bulup, hayallerimizi birleştirecektim.Kızımız evlilik çağına geldiğinde karşısına çıkıp bizde dışarıya kız vermek yok, avludan biriyle evleneceksin diye çıkıştığımı düşündüm.Yeni bir hayata uyanma heyecanıyla sızdım.Kuzenimi ve boktan ailesini hiç özlemedim!

ellere vermem seni

http://fizy.com/song/tanju-okan-pinar-basi-burma-burma/3ijlve