Belediye yol geçirecekmiş Kemal’in ananesinin mezarından.
Mehmet’le sözleştiler gece yarısından önce işlemi bitirmek üzere. Saat 23’te
Kemalin evinin bahçesindeydiler. Mezarlığa doğru yola koyuldular, geçmişten
konuşarak. Geleceğe dair hayalleri olmayan her insan gibi geçmişten
konuşurlardı genelde.
Kemal anne ve babasını 6 yaşına kadar tanıyabilmişti. Sonra
ananesi vardı. Gebze tarafında bir tekstil atölyesinde çalışırken bir tren
kazasında ölmüştü anne ve babası yıllar önce. Baba ustabaşı,anne son ütücü.Kazadan
10 sene sonra mezarlarını aramaya gitmişti bir fatiha okumak umuduyla.Ailesini
yutan o istasyonu gördü ilk kez.Gözleri yaşarmadan bir sigara içti istasyonun
bekleme salonundaki kırık bankta.Mehmet’le de tanışıklıkları anne ve babasını
kaybetmesi kadar eskiydi.Birlikte çekmişlerdi sevdikleri kızların saçlarını.Ama
dostlukları mahalle kahvesindeki uzun batak seanslarında pekişti.Kısa saçlı
kafalarındaki çiziklerin hepsinin o günlere dair anıları vardı.İnşaatın ikinci
katından kuma atlamayan çocuklar onların ilişkisini pek anlayamazlardı.
Toprak yolun sonunda görünmüştü mezar bekçisinin kulübesi.
Bütün gece uyuklayarak para kazanan bekçi çok sorgulamadı ikilinin isteğini. Kazma
ve küreği uzattı.Camları piknik tüpünün üstündeki çaydan buğu yapmış 37 ekranlı
lüks yaşam alanına geri döndü.Kemal ve Mehmet ananenin mezarını buldular.Kazma
ve kürekle giriştiler toprağa.Sabah yağan yağmurun ıslaklığını saklayamamıştı
toprak, ilk kürekten sonra hissedilmeye başladı.Yaklaşık 2 saat kazdıkları
mezardan sadece 5 tane kemik çıkmıştı.2 uzun 3 kısa kemik.Yanında getirdiği
koliye koydu usulca Kemal kemikleri.Sonra çöktüler mezarın başına .Topraklı
elleriyle birer sigara yaktılar.Sigara bitmeye yakın Mehmet, ‘ananen güzel
insandı’ dedi. Kemal onaylar bir kafa hareketiyle yumuşattı bu cümleyi.Kazma ve
küreği açılmış mezarın başında bıraktılar, uyuyan bekçiyi uyandırıp, nemrut
suratını görmeye tahammülleri yoktu.Yine toprak yoldan Kemalin ananesinden
kalan evin bahçesine vardılar.Girişteki kiraz ağacının dibine daha önceden
kazdıkları çukura kolideki kemikleri yerleştirdiler.Üzerini çukurdan çıkan
toprakla kapattılar.Bahçedeki çardağın altındaki minderlere çöktüler.Hava
soğuktu, montlar kalın. Kemal oturduğu anda ayağa kalktı ve camın dibinde
duran radyonun düğmesine bastı. Her zamanki kanaldaydı. Zaten tek kanal
dinliyorlardı radyoda.Orhan Baba’nın sesi duyuldu ve yayıldı bahçeye, hatta mahalleye.Şarkıyı
yarılamıştı baba.İkisi de aynı anda ortasından tuttular şarkıyı ve mırıldanmaya
başladılar.