‘’Bir yıkım ancak başka bir yıkımın kapısını aralar.’’
Kurduğum bütün hayallerin baş rolündeki kadının çekip
gitmesiyle hayallerimin boka saplandığı günden tam bir hafta sonraydı. Taksimde
bir birahane de 4. biramı yudumlarken karşımdaki sakallı adamın beni izlediğini
fark ettim. İzlenildiğini bilen herkes gibi tavırlarıma çeki düzen vermeye
başlamıştım. Genelde karşı cins tarafından izlenmek hoşuma giderken bu adamın
beni izlemesi değişik duygular uyandırmıştı içimde. Sanki anlamaya çalışıyordu
ne olup bittiğini. Saçları ortadan hafif açılmıştı, saçlarına nispet edercesine
gür ve uzun sakalları vardı. Kaçamak olmayan bakışlar atıyordu. Biri fotoğrafını
gösterip ‘sence bu adam kaç yaşında’, dese, otuzdan aşağı bir sayı söylemezdim.
Onu fark etmemden korkmuyordu. Televizyona bakıyordum. Hiç hatırlamadığım bir
maçta, hiç hatırlamadığım bir topçu gol attı. Bir kaç kişi sevindi.Sakallı adam
bir çerez söyledi.İbne mi acaba diye geçirdim içimden bir ara.Hoşlanacağı bir
tip olamazdım, dağınık saçlarım ve pislikten kokan sakallarımı düşününce.Ayağa
kalktı.Çerezini ve birasını aldı.Görmezlikten geldim.Masama geldi.Şaşkın bir
ifadeyle baktım gözlerine.Hiç sormadan oturdu karşıma.Çerezini masanın bana
yakın bir yerine koydu ve ‘Ne oldu’ dedi. Tam olarak tanışıklığımız böyle
başladı. ‘’Ne oldu?’’