Hiçbir zaman yapmayacağımı düşündüğüm bir şey
yaptım.Çaldım.2 bira.Küçük bir marketten.Anladı çakallar, koştu
peşimden.Koşarken bağırdılar,çığlık attılar. Zargoların gelmesi an
meselesiydi.Bu şehirde zargolar gerekli olduğunda gerçekten geliyorlardı.Arkamda
market sahibinin çığlıkları ‘polizei’ ve yarısını anlayabildiğim küfürler.Bir
elimde açılmış ve iki yudum içilmiş biram, diğer elimde hiç açılmamış olan
biram.Çalıntı biralarım ve göt korkumla beraber terlerimi etrafa saçarak
koşuyordum.Dar bir sokaktan içeri girdim, içimden buraya Toma’yla giremezler
diye geçirdim.Ulan adamlar sanki adi bir hırsız için koca araçlar getirecekler.
Muhtemelen polis arabasıyla önümü kesecekler ve hikaye bitecek. Market
sahibinin çığlıkları yerini polis sirenlerine bıraktı. Sağımda bir apartman
girişi gördüm, girişi geniş bir avluyu andırıyordu. Saklanmak için ideal bir
mekana benziyordu.Ulan 2 bira için düştüğüm şu duruma, akıttığım şu tere bak.
Avludan girdim içeri.Ortada bir boşluk ve etrafında birçok ev vardı. Sağ tarafımda
kızlı,erkekli,köpekli bir grup bira içip muhabbet ediyorlardı.Sesli sesli
gülüşmeleri beni gördüklerinde bıçak gibi kesildi.Beni görünce grubun reisi
sandığım adam ne ayaksın gibilerinden bir el hareketi yaptı.Polisli cümleler
kurdum reise.Telaşlandılar, hareketlendiler.Reisin yanındaki manita avlunun
içinde bir şeyler bağırdı. Sarışın ve rastalı bir afet beni kolumdan kavradı ve
apartmanın birine soktu.3 kat yukarı çıktık. Bir odaya soktu beni.İçeri de iki
tane adam camda siper almıştı.Bizde diğer cama geçti afetle.Polisler
sirenlerini dışarıda bırakıp yürüyerek avlunun girişinde göründüler.İlk polis
göründüğü an bütün camlardan bira şişeleri yağmaya başladı.Polisler geri
çekilerek anlayamadığım ama tehditkar cümleler savurdular avluya.O kadar çok
bira şişesi atıldı ki eğer hepsini buradaki insanlar içtiyse, şehrin en iyi
içicilerinin olduğu yerdeyim sanırım.Biraları çalmamamın üzerinden 7 dakika
geçmişti.Çaldım,koştum,avluya girdim hayatımın kadınıyla tanıştım,şişe
fırlattım.Savaş başladığı gibi bir anda bitti.Savaşın ardından sarışın rastalı
saçları, bütün vücuduna yayılmış dövmeleri, yırtık mini şortuyla afet daha bir
afetti şimdi.Diğer camdan şişe yağdıran iki lavuk afete yaklaştı ve sırayla
ikisi de belinden kavrayıp dudaktan yapıştılar.OHA! Bende üçüncü olarak sıraya
mı girsem diye bir an aklımdan geçti ancak fark yaratmak adına bunu yapmadım.
Böylece gözüne girebilirdim belki,onlardan farklıyım ayağına. Camdan avluya bir
kesik attım. Büyük bir toplantıya hazırlanıyordu avlu. Bizde avluya indik
toplantıya dahil olduk.Reis çıkıp gür sesiyle bir şeyler söyledi beni
göstererek. Arkamdakiler sırtıma vurdular eyvallah dercesine. Afette dokundu
sırtıma sıcacık eliyle.Ama ne dokunmak.Ah keşke o odada bende sıraya girip
konduraydım buseyi dudağına, kavrayaydım ince belini ellerimle.Ne olup
bittiğini pek anlamasam da, onlara hiç benzemeyen kıyafetlerim ve saçlarımla
aralarına kabul aldığımı anlayabiliyordum.Acaba benimde bir odam olacak mıydı
burada ya da rastalı afetten çocuklarım.Bir oda gösterdiler uyumam için birde
bira tutuşturdular elime.4 kişiyle paylaştığım sünger yatakta,elimde biram
çocuklarımın avluda bisiklete bindiğini, sigaraya başladığını hayal ettim bir
süre.Sarı rastalı afetimle şuan ayrı odalarda ayrı hayaller kursakta bir yolunu
bulup, hayallerimizi birleştirecektim.Kızımız evlilik çağına geldiğinde
karşısına çıkıp bizde dışarıya kız vermek yok, avludan biriyle evleneceksin
diye çıkıştığımı düşündüm.Yeni bir hayata uyanma heyecanıyla sızdım.Kuzenimi ve
boktan ailesini hiç özlemedim!