6 Aralık 2010 Pazartesi
bina sessizdi, hatta bi ışık yanıp sönüyodu falan. filmlerdeki gibi. iki kat aşağı indi ve üzerinde bay wc yazan kapıyı iterek içeri girdi. florasanlar yandı. "biri geldi lan, kalkın" dercesine. bi tanesi uyanamamıştı hatta, geç yandı. en sağdaki pisuvara gitti. eğer boşsa, her zaman en sağdaki pisuvarı tercih ederdi. dalgındı. 10a kadar saydı. durdu. başını pipisinden kaldırdı ve yukarı baktı. irkildim. "bu nasıl bi karakter amına koyim" dedi. "bu mu yani yapabildiğin, 'Her zaman en sağdaki pisuvara giderdi.'?". okuyucularım küfür etmeme pek alışık olmadığı için şaşırmışlardı. kulaktan kulağa fısıldayanlar vardı, bir de kahkaha atanlar.
yanına bir adam geldi, o saatte o binada başka bi adam. heralde onun da dersi vardı o saatte. bunlar güzel kafalar diye düşündü kendi kendine. bu saatte derse falan giriyoruz. biz başka türlü insanlarız. şöyle bi süzdü yanındaki adamı. biraz boyu uzundu. ethan hawke'a benziyor diye düşündü. this is HOLLYWOOD. işi bitmişti. toparlandı. elini yıkadı. kurulamadı, kel kafasında gezdirdi ellerini. seksi ha?
bina sessizdi, hatta bi ışık yanıp sönüyodu falan. filmlerde oluyor ya korku unsuru hesaabı. bi kat aşağı indi ve üzerinde bay wc yazan kapıyı iterek içeri girdi. içeride biri vardı. en sağ pisuvardaydı. kendi kendine konuşuyor gibiydi. yukarıya bakıp falan. içinden bu nasıl anlatıcı diye geçirdi. zaten olayın nasıl geliştiğini okuyucu anlardı ne de olsa, bu kadar ayrıntıya gerek var mı. sesini çıkarmadı. zaten çıkaramazdı. ağzına sıçardım. fermuar açıldı.
bilmeyenler için bu olayı biraz daha ayrıntılı anlatmakta yarar var. erkekler tuvaletinde pisuvarlar vardır. mutlaka görmüşsünüzdür. ayakta işeyebiliyoruz biz. ben ilk blog olaylarımda bu lütfa şükretmiştim. ayakta işemeye övgü. fermuarı açıyosun, çok afedersin malı çıkartıyosun ve gerisine karışmıyosun. temiz iş. en sonunda pıt pıt iki sallayıp geri koyuyosun. bunlar gerçek. daha çok överim de. kylie minogue'un son videosu var şu anda vh1da biraz dikkatim dağılmış durumda.
yanındaki adama baktı. biraz kısaydı. çok sakalı vardı. önüne döndü. kylie'yi düşündü. yanındaki adam işini bitirip çıkarken dans ediyordu. bi yandan ihtiyacını giderirken bi yandan show me yo genitals şarkısı eşliğinde dans ediyordu. ayakta işeyebildiği için bir kez daha mutlu oldu. elini yıkadı. kurulamadı, kel kafasında gezdirdi ellerini.
tam o çıkarken ben girdim içeri. kulağımda kulaklık, hiç sahip olmadığım rihanna şarkıları dinliyorum. gittim işedim. benim programım music for the masses.
Come here
Rude boy, boy
Can you get it up
Come here
Rude boy, boy
Is you big enough
Take it, take it
Baby, baby
Take it, take it
Love me
Love me
Rumuz: PostmodernizmleTKdersindeOkuduğumBirHikayeKitabıİleTanıştım
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder