13 Aralık 2010 Pazartesi

nevermind bebeğim


Cezaevi arabasına bindirilen bir babanın oğlu arabanın arkasından koşuyor,gözlerim doldu hafiften bizde duygusal adamız ama on dakika sonra kendi dertlerime hem de hiç önemi olmayan dertlerime döndüm yüzümü.90’lı yılların ortalarında çağrı atma diye bir olay vardı.Artık kalmadı belki bugünkü karşılığı face’ten poklamak olabilir.Bazen samimi bir mesaj insanı uzaklara götürür ve ben hep o uzakların ağzına sıçarım.Sonra pişmanlık,amına koyduğumun pişmanlığı.Pişmanlık bana hep özletir.Bu aralar soğuk günlerde yatakhaneden bahariye’ye çıkmayı özlüyorum.Başka şeyleri özlediğim için özlüyorum.Özlediğim için içiyorum,özlediğim için kusuyorum.Ama her seferinde ortalığa kusuyorum.Boş ver ihtimalleri ihtimal falan yok bu gözlerde sadece özlem.Özlem kim ulan?Benden daha iyi insanlar var etrafta, onlara bakıp utanıyorum.Utandığımda konuşamıyorum.Utanmak kötü.Ben denizde şaka yapıyorum sonra şakaları kaka yapıyorum.Hadi ben arka odaya geçiyorum,görüşürüz.

2 yorum:

  1. kalbindeki merhamet var olduğu sürece seni sevmeye devam edeceğim. haydin bileğine kuvvet

    YanıtlaSil
  2. içli yazıya yorum yapmak yürek ister kardeşim. anca bolu beyi' ne selam ederim.

    YanıtlaSil