29 Ocak 2013 Salı

parçalar

"ağbi çokça ağrılı bir şeye katlanmanın yolunu bildiğini var saydığım içindi. en azından üretirken sadece elinin titrediğini mide bulantından kurtulabileceğine inandığını sandığım için. ağbi kelam üzerine sohbet etmek zamanımızda kapanmak mümkün mü soru sorabilir miyiz bir insanın eli tutulabilir mi, merak ettiğim için. yaşımın kaç olduğunu, tok karnına şiir yazmanın, muazzam boyutlarda metal blokların içinde karargahlar kurmanın imkanını, korku listeleri çıkarmanın ya da onun hemen arefesi, doğmamış olanın güzelliği ağbi o zamansızlık hissini, hatta yıkımı birliktelik sanrısının da, bir yere vardığı düşünülen tüm yolların yıkımını da, bokumuzda bulduklarımızı elden ele, elden ele. baudelaire erdemle sarhoş olmak derken neyi kastediyordu, bir ağız dolusu küfretsek merhuma yaklaşır mıyız demek istemiştim ağbi. vallahi dokunmaya çalışmayacaktım, artık içim de almıyor, etrafıma bir toz bulutu tebelleş oldu. yine de bir oluştan diğerine, değil mi ki vicdana inanmak gibi, temaslardan söz etmek. ağbi içim çok sıkılıyor." ----------------------------------------------------------------------------------- "harcım olmayan bir bıçkınlığı arkamı korumak için omuzlarıma almışım. arkamdan biri kulağıma fısıldıyor eli götümde, halimi aşıp nasıl gelmiş anlıyorum sikeyim işte anlıyorum, soruyor: nasıl sarhoş olmayabilirsin? anlıyorum bu ağız toplama bir ağız. anlıyorum fısıltıyla tekrar ediyorum: çatı, temel, yapı, kiriş, kolon, büyük metal bloklar, muazzam boyutlarda metal bloklar, ortalarında bir boşluk tahayyülünü zorunlu kılan muazzam boyutlarda metal bloklar, karargah, karargah. toplama bir ağzın bilumum tükürük saçan parçalarından, üstümde uyuduğum pantolonun paçalarından, uyumadan içtiğim kelle paçadan,üstüne kustuğumun sabah, güneş batmadan çıkmalıyım." ----------------------------------------------------------------------------------- "beyaz bir kadının sevgisiyle tüm beyazları sikebilirsin. proust-albertine gibi. çok ince, beyaz bir kadını sevsen biraz rengin açılır biraz da genişlersin o kadar. sevince birleştiğinden ötürü değil, etrafını sardığından ötürü. ben, etrafını sardığımdan ötürü. insan kendiyle konuşarak halini anlayamıyor, başkalarıyla konuşurkenki halinden kendini biliyor. bu kadar yalnız olmamalıydık." -Bakar Notları. ----------------------------------------------------------------------------------- "otobüsle bir yere varıyordum. yanımda bir kadın vardı. inmeden dudağından öpmeye yeltendim. kafasını çevirdiğinden dudağının kenarından öpebildim. vardığım yer kendi kıyımdı. dapdar, sağı solu dağlık kayalık, tam denizin başladığı yerde de kocaman bir kaya, neredeyse denize girecek yer bırakmıyor. hava soğuk deniz dalgalı ama benim çok hoşuma gidiyor. hah diyorum tam benim denize gireceğim hava. kıyının arkasında bir ev vardı içinde heykeller. kafalarına balta geçirilmiş, ben yapmamışım da ağır bir şeyi anlatıyorlar belli hepsi birbirine benziyor. onları da seviyorum. sonra bir arıdan kaçıyorum bal arısı ama sokmaya geliyor niye bilmiyorum. sonunda bir kapıya çarpıp yapıştığını hatırlıyorum. tekrardan kıyıya geliyorum, üzerimi çıkarıyorum uzanıyorum. içimden diyorum: çok sahici bir mutluluk yaşıyorum. sonra uyandım." -----------------------------------------------------------------------------------

buradan girsek sonundan çıkarız

iki gün önce babamla birbirimize yaralarımızı gösterdik. ben ayağımı ve yanağımı gösterdim babamsa bacağını paylaştı. sonra yüzünde hafif bir gülümsemeyle yerine oturdu. bir baba için oğluyla yakınlık kurmak hassas bir mesele. tüm yaralanmalarını açıklıkla yaşarsa babalığı zarar görebilir, hepsini kendine saklarsa da oğlundan bir yakınlık beklemeye yüzü olmayabilir. ya da oğul nereden yaklaşabileceğini bilemez, bu ona hiç öğretilmemiştir. fakat yaralardan başlamak hoşuma gitti. yakınlık deyince hemen aklıma çıplaklık, yara, ezik falan geliyor. insanı da yakını siker zaten. ilkokuldayken, orospuluk yapan liseli bir abla vardı. apandisit ameliyatı olacağımı söylemiştim. bunu her yerde söyleme bilen birisi çok rahat ananı siker demişti. bir de şu durum var. karşısında soyunduğun insana bir ürperti bir utanma gelmesi çok yaralayıcı bir içe kapanış yaşaması. ya da daha kötüsü senden gayrı bir dışarıya varması böyle daha uygar, daha örtük. içe kapanan insan yine bir şeydir de gülmeler hep göze batıyor böyle nispet gibi. ya da işte ağlaması yine ama başka bir omuz arayışı. içimdeki ibneyi kabullenene kadar anam sikildi neyse ki artık ibneysek ne olmuş diyebiliyorum. yazış da. tüm yakınlıklara eşlik eden şüpheyi sikerttirmediler ya bana. böyle zorunlu kılındım. az izleyin büyük orgy dönecek. ümit var beyler. ciddiyim.