30 Ekim 2011 Pazar

sadece minibüse biniyordum. nerden bilebilirdim ki?


selam-ın aleyküm.. uzundur yazmıyordum bloğa, sonra bugün başımdan geçen bir olayı özgüre anlattım. o da dediki yaz bunu, ben de yazayım dedim.

metrobüsten inmiş, pazar liginde oynanacak olan müsabakamız için göztepe benzinlikten geçen minibüsleri aramaktaydım. kartal minibüslerini gördüm, sonra dedim ki kendime: 'dur trenle gideyim'. trene doğru hareketlendikten sonra 'yazış ya minibüs daha hızlı gider' diyerek minibüslere geri döndüm. bu sırada minibüslerden biri kalktı, ben de bir sonrakine bindim. aradaki bu karar verme sürecinin biraz sonra anlatacağım şahsı tanımam için var olduğundan habersizdim. minibüse ilk binen bendim. göztepe benzinlikten geçer mi ağabey diye sordum, geçer beyefendi dedi. konuşması bir minibüsçüye yakışmayacak derecede kibardı. kolat olsa hemen eşcinsel galiba derdi. parayı verdikten sonra minibüsün her tarafında B.A(nedense ismi vermek istemedim) adlı şahsa ait özlü sözler olduğunu fark ettim. ismi daha önce duymamıştım. aklımda kalan bir tanesini yazıyorum: 'okuma yazma bilmiyorduk; toprağı kazdık. okuma yazma öğrettiler, mezarımızı kazdılar.' Sonra şöför gel buraya otur daha rahat edersin diyerek yanındaki koltuğu gösterdi, ben de tavsiyesine uydum. ön tarafta yazıların daha fazla olduğunu fark ettim. her tarafta aynı kişiye ait sözler vardı. hepsini okumaya başladım, ben okurken adam da bana bakıyordu. yazılar bitince kitabımı çıkarıp yarım kalan kısa bölümü okudum(bir güney amerika kızılderilisinin(don juan) öğretileriyle ilgili). hareket ettikten beş dakika sonra şöför otobüs şöförlerine olabildiğince kibar bir şekilde hakaretler ederek benden onay istedi, ben de 'hakkaten abi yea' diye hepinizin tahmin edebileceği bir şekilde yavşak bir cevap verdim. daha sonra adam yazılar hakkında ne düşündüğümü sordu, bende kim bu B.A diye sordum. o da 'BENİM' dedi. yazının devamında minibüs şöförü B.Anın öğretilerini okuyacaksınız. diyalog olarak kendi cevaplarımı yazmıyorum çünkü genel olarak 'hadi ya?' ve 'daha önce hiç duymamıştım' şeklinde şeyler söyleyebildim.

'ben vatan hainleriyle mücadele ediyorum. hee kimdir bana göre vatan haini? ingilizler burundan içeri giren bir böcek üretip bunu dünyada çeşitli yerlerde kullanmaya başladılar. bu içine girdiği insanları ingilizler için çalışan bir ajan haline getiriyor. bu kişilerde devlet kurumlarına girdikleri zaman o kurumları çökertiyor. milli eğitimi çökerttiler, milletvekillerine sızarak meclisi çökerttiler. şimdi halkı çökertmek istiyorlar. işte ben bu vatan hainleriyle mücadele ediyorum. bizim korkumuz yok bu hainlerden. ilk ingiliz ajanı süleyman demireldi, bu ajanların başıdır o ve en yaşlısıdır. en genci de tayyip erdoğan. ama en sinsileri deniz baykaldır. mehmet ağar ve bir şahıs(adını hatırlayamıyorum) bunları öldürmek istedi. insan hangi milletten olursa olsun mayası bozuksa işe yaramazdır. insanın önce mayası bozuk olmayacak. zaten mayası bozuk olanlar kurtuluş savaşında bizimle omuz omuza savaşmadılar ki, düşmanın safını tuttular. (ilk defa duyuyorum dedikten sonra söyledikleriyle devam ediyorum) duyamazsın zaten, bu bilgileri herkes bilemez. bunları bilmek için insanın kendi güneşinin kendisi olması lazım. sen nasıl bileceksin? her insan bilemez. bak, her insanın yıllık 366 sayfası vardır. ben nasıl biliyorum? ben sayfalarımı kendim çeviriyorum. herkes yapamaz işte bunu. bak ben bu yazıyı ilk okulda yazdım, bu yazı benim kişiliğim, bu da benim kimliğim, bu da insanlığım. bak bu yazıyı yazmak yıllarımı aldı! bu arada göztepe benzinlik burası. o kapı çalışmaz, arkadan in, sakin ol, bekliyeceğim.)


18 Ekim 2011 Salı

Bu aralar bu mesajı verdim verdim, veremedim yine hüsran.

Yıllardır hiç tatmadığım bir mutlulukmuş. Düşününce ne kadar da aptal olduğumu anlıyorum. Küçük, gerçekten çok küçük bir şey. Yatağımı toplamaktan gurur duyuyorum.

Çok tatlıydı gerçekten, bana uymadı. Artık görüşmesek diyorum. Koyma onu sakın, koyma o kaşığı. Artık çayımı şekersiz içiyorum.

Ablacımı özledik, geçmiş olsun ablacım. Bak artık odamı kendim temizliyorum. İki süpürge iki vileda hafif toz al. Uyandığımda mutlu oluyorum.

Hep söylediler, ama ben hiç inanmadım. Artık hiç aksatmıyorum. Sabah evden çıkmadan hazırlayıp, müsait olduğumda kahvaltımı yapıyorum.

Hatırlıyorum. Ben onlarca, belki yüzlerce kez eve girdiğimde mutsuz oldum. Gerçekten sizi gördüğüme pek sevinmiyordum bazen. Sigara kokmayan bir salonum olsun istedim bunca yıldır. İki gündür oldu. Bundan sonra salonda sigara varsa, ben odamdayım, burdan ilan ediyorum.