29 Ocak 2013 Salı

buradan girsek sonundan çıkarız

iki gün önce babamla birbirimize yaralarımızı gösterdik. ben ayağımı ve yanağımı gösterdim babamsa bacağını paylaştı. sonra yüzünde hafif bir gülümsemeyle yerine oturdu. bir baba için oğluyla yakınlık kurmak hassas bir mesele. tüm yaralanmalarını açıklıkla yaşarsa babalığı zarar görebilir, hepsini kendine saklarsa da oğlundan bir yakınlık beklemeye yüzü olmayabilir. ya da oğul nereden yaklaşabileceğini bilemez, bu ona hiç öğretilmemiştir. fakat yaralardan başlamak hoşuma gitti. yakınlık deyince hemen aklıma çıplaklık, yara, ezik falan geliyor. insanı da yakını siker zaten. ilkokuldayken, orospuluk yapan liseli bir abla vardı. apandisit ameliyatı olacağımı söylemiştim. bunu her yerde söyleme bilen birisi çok rahat ananı siker demişti. bir de şu durum var. karşısında soyunduğun insana bir ürperti bir utanma gelmesi çok yaralayıcı bir içe kapanış yaşaması. ya da daha kötüsü senden gayrı bir dışarıya varması böyle daha uygar, daha örtük. içe kapanan insan yine bir şeydir de gülmeler hep göze batıyor böyle nispet gibi. ya da işte ağlaması yine ama başka bir omuz arayışı. içimdeki ibneyi kabullenene kadar anam sikildi neyse ki artık ibneysek ne olmuş diyebiliyorum. yazış da. tüm yakınlıklara eşlik eden şüpheyi sikerttirmediler ya bana. böyle zorunlu kılındım. az izleyin büyük orgy dönecek. ümit var beyler. ciddiyim.

1 yorum: