17 Aralık 2012 Pazartesi

Mezarlık öyküleri


Belediye yol geçirecekmiş Kemal’in ananesinin mezarından. Mehmet’le sözleştiler gece yarısından önce işlemi bitirmek üzere. Saat 23’te Kemalin evinin bahçesindeydiler. Mezarlığa doğru yola koyuldular, geçmişten konuşarak. Geleceğe dair hayalleri olmayan her insan gibi geçmişten konuşurlardı genelde.
Kemal anne ve babasını 6 yaşına kadar tanıyabilmişti. Sonra ananesi vardı. Gebze tarafında bir tekstil atölyesinde çalışırken bir tren kazasında ölmüştü anne ve babası yıllar önce. Baba ustabaşı,anne son ütücü.Kazadan 10 sene sonra mezarlarını aramaya gitmişti bir fatiha okumak umuduyla.Ailesini yutan o istasyonu gördü ilk kez.Gözleri yaşarmadan bir sigara içti istasyonun bekleme salonundaki kırık bankta.Mehmet’le de tanışıklıkları anne ve babasını kaybetmesi kadar eskiydi.Birlikte çekmişlerdi sevdikleri kızların saçlarını.Ama dostlukları mahalle kahvesindeki uzun batak seanslarında pekişti.Kısa saçlı kafalarındaki çiziklerin hepsinin o günlere dair anıları vardı.İnşaatın ikinci katından kuma atlamayan çocuklar onların ilişkisini pek anlayamazlardı.
Toprak yolun sonunda görünmüştü mezar bekçisinin kulübesi. Bütün gece uyuklayarak para kazanan bekçi çok sorgulamadı ikilinin isteğini. Kazma ve küreği uzattı.Camları piknik tüpünün üstündeki çaydan buğu yapmış 37 ekranlı lüks yaşam alanına geri döndü.Kemal ve Mehmet ananenin mezarını buldular.Kazma ve kürekle giriştiler toprağa.Sabah yağan yağmurun ıslaklığını saklayamamıştı toprak, ilk kürekten sonra hissedilmeye başladı.Yaklaşık 2 saat kazdıkları mezardan sadece 5 tane kemik çıkmıştı.2 uzun 3 kısa kemik.Yanında getirdiği koliye koydu usulca Kemal kemikleri.Sonra çöktüler mezarın başına .Topraklı elleriyle birer sigara yaktılar.Sigara bitmeye yakın Mehmet, ‘ananen güzel insandı’ dedi. Kemal onaylar bir kafa hareketiyle yumuşattı bu cümleyi.Kazma ve küreği açılmış mezarın başında bıraktılar, uyuyan bekçiyi uyandırıp, nemrut suratını görmeye tahammülleri yoktu.Yine toprak yoldan Kemalin ananesinden kalan evin bahçesine vardılar.Girişteki kiraz ağacının dibine daha önceden kazdıkları çukura kolideki kemikleri yerleştirdiler.Üzerini çukurdan çıkan toprakla kapattılar.Bahçedeki çardağın altındaki minderlere çöktüler.Hava soğuktu, montlar kalın. Kemal oturduğu anda ayağa kalktı ve camın dibinde duran radyonun düğmesine bastı. Her zamanki kanaldaydı. Zaten tek kanal dinliyorlardı radyoda.Orhan Baba’nın sesi duyuldu ve yayıldı bahçeye, hatta mahalleye.Şarkıyı yarılamıştı baba.İkisi de aynı anda ortasından tuttular şarkıyı ve mırıldanmaya başladılar.

2 yorum: