31 Ağustos 2010 Salı

Ben küçükken çilek kokardı ortalık




Kalk oğlum dedi, vakit geldi.Doğruldum yataktan, her sabah uyandıktan sonra giydiği yelek vardı üzerinde.Keçe yelek.Günde 1 saat uyuyan ananem de mutfaktaydı ve günlük portakal sıkma şenliğini gerçekleştiriyordu.Yüzümü yıkadım, dışarıya baktım.Karanlıktı hava.Saatler 5 yada 6'yı gösteriyordu.Sabahçıydım o sene.Mutfağa girdim her sabah oturduğumuz şekilde masaya oturduk.Dedem kızarmış ekmeğin üstüne tereyağ ve petek bal sürdü.Portakal da geldi.Ekmeğin sıcağından tereyağ ve bal iç içe geçmişti, tadından yenmiyordu.O zamanlar kahvaltıda çay alışkanlığım yoktu.O zamanlar pek bir alışkanlığım yoktu.Giyindim.Korna çaldı,Mustafa amcanın Transitinin sesiydi bu.İlk beni alırdı, o yüzden belki yarım saat erken uyanırdım.Çantamı aldım,indim.Kim bilir kaç kere elimi sıkıştırdığım ön kapıyı açtım ve günaydın dedim.Müziğin kontrolü bendeydi artık bir muavin gibiydim.Camı sonuna kadar açar, bedenimin yarısını dışarı çıkarırdım.Kraldım kimse bana bir şey diyemezdi.Galatasaray acaba UEFA da nereye kadar gidecekti....

2 yorum: