28 Eylül 2010 Salı

amelasyon saçlarım ve ezilmeye doyamayan arkadaşlarım


13 yaşındaydım. yakışıklıydım. yüzümde henüz tek bir sivilce bile yoktu. orta okulda kızların ilgisinden baymış durumdaydım. lgs sınavına girmiş beklentilerin üzerinde bir puan almıştım. yaz tatilim rahat geçiyordu. ufak yaşıma rağmen uyuşturucu kullanıyor fahişelerle yatıp kalkıyordum. geç saatlere kadar dışarıda takılıyor öğlene kadar uyuyordum. bir sabah annem geldi ve beni uyandırdı. dedim anne saatin farkındamısın, daha afyonum patlamadı. yine geceden kalmaydım. 'kalk oğul işe başladın' dedi. efendim demeye kalmadan kendimi dayımın dükkanında buldum. o zamanlar 22 yaşında olan dayım hayata erken atılmış, 17 yaşında dükkan açmıştı. o dönemlerin en yaygın işi olan cep telefonu ve teknik servis dükkanı vardı. adı 'türktel'di. sponsorumuz turkcelldi. dükkanda ayak işlerine koşturuyor, yerleri siliyordum. daha sonra bana kredi kartıyla kontör yükleme görevi de verildi. dayımdan öğrendiğim çakal esnaf numaralarını uyguluyor, dükkanın kapısında durup abilerimden gördüğüm gibi kadın ayırt etmeden önümden geçenlerin kalçalarına ince kesikler atıyor, yaşıma güvenerek dükkanın müdavimlerine sarıyordum. o derece ki 40lı yaşlarında bir polis memurunun üzerine o kadar fazla gitmiştim ki elinden zor kurtuldum. dükkandaki boş vakitlerimde ise insanları gözlemliyor, teknik servisteki elemanlarla sohbet ediyordum. ama en hoşuma giden şey dayımın paralarını saymaktı. ben haftalık 25 lira alıyordum ve bu durumdan çok mutsuzdum. bir şekilde daha fazla para kazanmalıydım ve düşünüp taşındıktan sonra kendi işimi kurmaya karar verdim. mendil satacaktım. çevremden çok tepki gördüm; yapamazsın dediler, her yer parselli buralarda dayak yersin dediler. ama çok kararlıydım. bana tek desteği annem verdi ve birlikte yanlış hatırlamıyorsam başlangıç olarak 12li bir paket aldık. kafamdaki düşünce 'nasılsa kendi işim, istediğim saatte kalkar, istediğim saatte mola veririm. canım sıkılınca da eve dönerim kim ne diyebilir' şeklindeydi. ama öyle olmadı. sabah gene işe giderken kalktığım saatte annem beni uyandırdı. elimde mendille koyuldum yollara. mendili 1 liradan satıyordum. farkettiğiniz üzere ortalamanın üstünde bir fiyatım vardı çünkü mendillerim çok kaliteliydi. öğlen 12 ye kadar yalnızca 2 mendil satabilmiştim. işler kötü gidiyordu, birde üzerine 2002 krizi patlak verdi ve ilk girişimim hüsranla sonuçlandı. elimde kalan mendillerle dayımın dükkanın yolunu tuttum. dayım bana şöyle bir baktı, ve orada büyüklüğünü göstererek bana yeniden iş verdi. ama ben hala zarardaydım. dayımın duymayacağı bir şekilde 'dayı elimde kalan mendilleri sana satıyorum' dedim ve iştahla kasaya uzandım. mendillerin parasını aldım. sonra bir gün telefonum çaldı. tüm kızlara yüz çevirdiğim için arayan tabiki hayatımdaki tek kadın olan annemdi. 'sınav sonucun geldi, kadıköy anadolu lisesini kazanmışsın' dedi. bu okulun adını ilk defa duyuyordum. annem galatasaray-istanbul erkek-kabataş şeklinde giden listenin 4. ve son sırasına bu okulu yazmıştı. dükkanın önünde biraz düşündüm. biraz sevindim biraz üzüldüm. ama daha çok üzüldüm. böylece kadıköy anadolu lisesi maceram başlamış oldu.

peki tam şu an nemi yapıyorum. oi va voi den 'yesterday mistakes' adlı parçayı dinliyorum. 12 yaşındayken bursa kapalı çarşıda camiden 1 dakika içinde su doldurup geldiğimde kalfam tarafından limonatayla ödüllendirildiğimde 28 eylül salı günü esentepe de bana bakan bir kızılderili posterine karşı bu yazıyı yazacağımı nereden bilebilirdim. 5 yaşında altıparmaktaki apartmanımızın çatısında annem, komşumuz ferda teyze ve benimle yaşıt kızı didemle su savaşı yaparken bir gün gerçek olamayan arzularımın beni bu kadar çok üzeceğini nereden bilebilirdim? bilemezdim. öncesini düşünmeden sonrasınından korkmadan, uzun yada kısa, göynümün kontrol edemediğim noktalarından arwen'in floodu gibi yıkıp geçen, yaşamaya değer isteklerimin gerçek olamayacağını. ne fazla ne az. bilemezdim.

bugün otobüste keşke adımı son kızılderili yerine ilk ve tek kızılderili olarak alsaydım diye düşündüm. arada düşünüyorum. yorumlarınızı bekliyorum.




3 yorum:

  1. titreyerek boşaldım.uzun süredir böyle boşalmıyordum.teşekkürler

    YanıtlaSil
  2. kalemine sağlık.selpaklara sarıldım.

    YanıtlaSil