29 Eylül 2010 Çarşamba

ben fazıl ve orhan

kulağımda kulaklık, yola koyuldum. hava tam elele yürümelikti. ellerim boştu. eldiven mi alsam dedim yine kendi kendime. o an gözüm başka bir şeye takıldı eldiveni yine unuttum. ilk sokaktan sağa dönmem gerekirken sola döndüm. ama tekrar aynı yola çıktım. aha dedim mirror image. bu mantıkla, gideceğim yere varmak için sağa dönmem gerekecekti. sola döndüm. yine aynı yola çıktım. kafam karıştı.

kırmızı bir t-shirt giymiştim. hava birden kızardı. tabi bu durum biraz bizarre dı. yürümeye devam ettim. hava yeşile döndü. tişörtüm de yeşile döndü. hava sararırken tişört de sarardı. hava bok rengi oldu. sonra turuncu. artık pantolonum da turuncuydu. şaşırdım. aklıma gözlerim geldi. herkes gözlerimi övdü hayatım boyunca, bir ben göremiyorum ne kadar mavi olduklarını. şimdi hava mavi olsa, sonra morarsa, gözlerim de mor mu olacak dedim.

gideceğim yere geldim, oturdum. önüme çay geldi, içtim. yanıma kız geldi, sevdim. başıma kuş sıçtı, sövdüm. gittim saçımı kazıttım.

tam o sırada telefonum çaldı. selam ben batu dedi. vaay batu naber dedim. pardon? dedi. fransız aksanıyla. nasıl hoşuma gitti, anlatamam. sırıttım pis pis. ses gelmeyince, kardeşim? dedim. sanırım yanlış anladınız, batı ben diye düzeltti. bu akşam bizde parti var, gelir misin? dedim ki sigara içiliyor mu? evet dedi, istediğin kadar içebilirsin, açık alanda parti, ama sen sigara içmiyordun? yok dedim, başka bir arkadaşım için sordum.

telefonu kapattım. bir çay daha içmeye gittim. her yerde adamlar vardı bu sefer. kahkahalar atıyorlar, ama nasıl var ya. etrafa bakıyorum. sessiz sakin bir adam var en arka masada. kimseyle konuşmuyor. gittim yanına, nasılsınız diye sordum. kafasını kaldırdı, tanıdık geliyordu. iyiyim dedi. moraliniz bozuk biraz sanırım dedim, oturabilir miyim? o an kendimden tiksindim. sanırım o da biraz benden tiksindi. adamı oturduğum zaman çıkardım. fazıl say'dı bu.

akşamki partiye beni çağırmadılar dedi. yeteri kadar batılı değilmişim. hava birden beyaz oldu. içeri kızlar doldu, hepsinde West Virginia tişörtleri vardı. bembeyazlardı. o an çekik gözlü bir kız gördüm. küçüktü. çok sevdim. fazıl'a döndüm. abi seni tanımıyorum ben ya dedim. tanımak da istemiyorum, güle güle. kalktım masadan.

kırmızı ışıkta bekleyen bir grup insan gördüm, arkalarına geçtim.

dönüş yolunda bizim mahallede polis vardı, adam intihar etmiş. yolu bulmakta zorluk çekmemiştim bu sefer. kulağımda kulaklık olmasaymış adamı duyabilirmişim, çok bağırmış atlamadan önce.

5 yorum:

  1. oha. sanatçı mısın naptın. harikuladenin baya bi fevkinde. kitlendim. övmeyi bitireyim dedim olmuyor. o kadar beğendim ki. ne kadar övsem yettiremeyeceğim.

    YanıtlaSil
  2. abi bir daha okudum da. yuh. git hikaye kitabını falan çıkar imzala bir şey yap.

    YanıtlaSil