1 Ekim 2010 Cuma

müzik-2


müzisyen oldum. okulu da kırdım.

şöyle ki, müzikte temel problematik, müziğin, icra edilen, bir şey olmasından kaynaklanıyor. elbette farklı unsurlar barındırıyor müzik icrası yok teknik yok müzik bilgisi deneyim falan. fakat ihtimal olarak her zaman eline ilk defa enstrüman almış kişinin ortaya çıkardığı şeyin seviyesinin alçaklığı kanıtlanamaz. şöyle ki, zor tabi. hadi onu geçtim. şuna inandım ki bu ara, çılgınlar gibi armoni bilen gamları yalayıp yutan birisinin yaptığı doğaçlamanın bilmeyen birisinin yaptığına üstünlüğü tartışılır. güzellik formülize edilemez yani. ya da ulaşılacak şeye farklı yollarla gidilebilir. özet olarak, öyle değilse müzisyen olamam, ve söylemiş miydim bu dönem dersler çok zor. kim bilir ileride. ya tk yla antropoloji çakışıyor bir tanesi yoklamaaldığı için şimdi.

imdat.

geçen miroslav vitous konserinde bir tane trompet çalan bir tane de saksofon çalan adam vardı. trompetçi ünlüydü, konserin isminde adı geçiyordu. saksofoncu gençti ve çılgındı. saksofoncu solo atarken bir arkadaşım bir şeyler anlatıyor gibi eğlenirken trompetçi amca çaldığında yoğunluğunla müdahil olamadığın eşit taraflar arasında geçmeyen bir sohbette gibi hissettim. vitous çaldığında ise sadece ruhumu havaya üfledim. ahah. hah. ahh.

ben çok değerliyim. hakettiğimi istiyorum.

ps: sahneyi hatırladınız mı? ibrahim yazıcıya selam olsun.

4 yorum:

  1. ''virtüözite yaratıcılığı öldürür''_Bozüyüklü Ozanlar

    YanıtlaSil
  2. kadınların erken kalktığı bir kabilem olsun istiyorum.

    YanıtlaSil
  3. kadınlar akşam 10dan önce işime yaramaz..beşiktaşlı bir ozan

    YanıtlaSil