28 Ekim 2010 Perşembe

Wuzzup Dawg?


aynanın karşısına geçtim. kapşonu kapadım. ve başımı öne eğdim. kafamı yavaş yavaş yukarı kaldırdım. kendimi aynada görebilene dek. çok yavaş sallanmaya başladım. müzik girdi. hala sallanıp aynaya bakıyordum. biraz daha hızlı sallanmaya başladım. ve dedim ki:

"look, if you had one shot, one oppurtunity to cease everything you ever wanted, one moment, would you capture it or just let it slip?. yo."

bana emineme benzediğimi söyleyenler oldu. düzeltiyorum. bana emineme benzediğimi söyleyen 1 kişi oldu. haklı olabilir. çünkü 6. sınıfın bana kattığı birçok şeyden biri de eminem olmuştur. dalaman'da yaşıyorduk o zamanlar. okula falan bisikletle gidiliyor. kafaya bak. okuldan sonra arkadaşlarla kırlara bisiklet sürmeye gidiyorduk. yazış da. okaliptüs ağaçları falan vardı. o yaz istanbula geldik. crazy town'dan butterfly şarkısıyla tanıştım bir berber koltuğunda. babam beni beşiktaş çilekli tesislerindeki galatasaray futbol okulu antremanlarına götürüyordu. tabii biz kendi aramızda galatasarayın alt yapısında oynadığımı düşünmüştük o sıralar. saçımı kesti babam bir gece. yanlar yok. üstler 3 numara. ama arada çizikler falan var. inanılmazdı. imaj kaygım o zamanlar da varmış bak. sabah antremandan önce gidip saçımı kestirttim

dalamana döndüm. bir kız vardı, benimle boyuttu. aynı boyda yani. bir gün sokakta yürürkene hayatım boyunca unutmak istemeyeceğim şu diyalog geçti aramızda:

-ne tarz müzik dinlersin?
-he-pop
-hmm. iyiymiş.

ve sessizlik. çok etkilenmişti.

ben de o zaman bu müziğin sadece erkekler tarafından icra edilen bir tür pop müzik olduğunu düşünmüştüm. eminemi duydum sonra. internetten müzik indirmek gibi bir şeyi 17 yaşına kadar keşfetmek istemediğimden istanbuldan crazy town kaseti ve eminem cd'si göndertmiştim kendime. dönem j.lo'nun dönemi o zaman. düşün. popoyu düşün. popoya odaklan. bırak okumayı.

popo konusunda bir paragraf açmak istiyorum. nez sen nasıl bir insansın? devire devire klibi benim yaş grubumdan birçok kişinin psikolojisini bozmuştur eminim. bir de o zaman bir telefon hattı vardı arayıp nez'in ses bandıyla konuşabiliyordun. ben hiç aramadım. gerçekten. ama popoyu severim.

biz ne modern bir aileyiz inanamıyorum. annem okuyor olm yazdıklarımı. selam anne. gerçekten aramadım ya.

neyse işte ben bir ara eminemdim. bunu birçok kişiye zaten anlattım ama çok prim yapan bir hikaye, bir daha anlatıyım, artık büyüyen bir platformuz.
eminem'in 8 mile filmi geliyordu. o zamanlar avaz avaz falan yok tabi. blue jean okuyoruz. sıkı bir takipçisi olduğum için her ay çıkar çıkmaz alır, odama yapmış olduğum grafitinin kenarlarını posterlerle donatırdım. o sayıda eminemin filminin ön gösterimi için 50 kişiye mi ne davetiye verileceği yazıyordu. ben daha havalı olduğu için filmin galası demeyi tercih ediyorum. ya da prömiyeri. eminem'le ilgili sorulan soruya doğru cevabı veren ilk 50 kişi. tabii sorunun cevabını biliyordum. ve internete bağlantı sesi hiç o kadar uzun gelmemişti. ben onu unutmuşum. bir gün telefon çaldı. kazanmışım. ama nasıl gidicem? annemi ikna ettim. beni bostancıya bıraktılar. taksim dolmuşuna bindim. köprüye girerken, köprüden çıkarken arayacağıma dair söz verdim. bak burada da kanıtı var abi aramadım, nezi aramış olsam nasıl kontörüm olsun? beni oradan dayımlar aldı ve ben ilk defa bir taksim akşamı gördüm. film inanılmazdı. çıkışta ıslak hamburger yedik.

hiphop miphop derken triphop'ı da unutmayalım. bir başka yazımda da trip-hopla tanışmamı anlatıcam. esenkalın.

bonus: 8mile final battles

bunlar da lyricler. ilk ikisinde eminem rakibinden sonra sahne alıyor, lafı koyuyor. sonuncusunda lafı önden koyuyor. Papa Doc cevab veremiyor.

vs.Lyckity Splyt

vs. Lotto

vs. Papa Doc

1 yorum:

  1. çok sevdim sisim yazını. ben de yavaştan dönmeliyim yazılarıma sanırım.

    YanıtlaSil